Hikayeyi Baştan Yazacağız!
top of page

Hikayeyi Baştan Yazacağız!

Bir erkek çocuğu ağlamaktan utanması gerektiğini doğuştan mı bilir? Yoksa deyimler, şarkılar, hikayeler defalarca “Erkekler ağlamaz!” dediği için mi öğrenir? Bir kız çocuğu başarılarının kırılgan, değersiz ve yetersiz olduğunu neden baştan kabullenir? “Kız gibi yapma!” basit bir sözden öte kim bilir şimdiye kez kaç kız çocuğunun hayallerine set çekmiştir.


Henüz okuma yazmayı dahi sökmediğimiz erken çocukluk yaşlarında öğreniyoruz; bir erkek çocuğu olarak güçlü ve cesur olmayı, bir kız çocuğu olaraksa hanım hanımcık oturup kalkmayı. Dinleyerek hayal kurma becerimizin yeni yeni gelişmeye başladığı dönemlerde, her gece yatmadan dinliyoruz o nesillerdir değişmeyen masalları: kötü üvey annesinden çaresizce kurtarılmayı bekleyen genç kızlar ve zorluklarla mücadele ederken asla pes etmeyen maceraperest erkek kahramanlar.


Keskin zıtlıkları barındıran kalıp yargılarla dolu masallarla uyuyor, siyah ya da beyazdan farklı renklerde olmanın korkusuyla büyüyoruz. Taşıdığımız kimliklere toplum tarafından yüklenen yük kimi zaman kaldıramayacağımız kadar ağır. Örneğin “Bir kadının asli görevi anne olmak.” denir, hikaye yazılır ve roller belirlenir. Hatta yaşadığımız ülkede bu basmakalıp hikaye öyle gerçek olmuş ki, Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV)’nın 2017 yılında yaptığı araştırmaya göre Türkiye’de babaların %91’i çocukların bakımından annelerin sorumlu olduğunu düşünüyor. Annelik rolüne ek yemek, alışveriş, temizlik, yaşlı bakımı gibi kadınların ücretsiz olarak emek ürettiği fakat öncesinde zaten hazır kabul edilen ev içi işlerde cinsiyet ayrımı yine oldukça fazla. 2018 yılında KONDA tarafından yürütülen araştırmaya göre kadınlar çalışsa dahi ev işlerine günde ortalama 1,5 saat ayırırken çalışan erkekler aynı ev için günde yalnızca ortalama 10 dakika sorumluluk alıyor.


Kadınlar için biçilmiş bu roller profesyonel yaşamlarında, özellikle de işe alım mülakatlarında önemli bir kriter olarak öne çıkıyor. TÜİK verilerine baktığımızda Türkiye’de erkeklerin istihdam oranı %72.6 iken kadınlarda bu oranın yalnızca %34.9 olması ne yazık ki şaşırtıcı değil. Çünkü bir erkek adaydan çocuk sahibi olmayacağına dair herhangi bir taahhüt istenmediği gibi, evli bir erkek adayın “yuva kurmuş, düzenli, sorumluluk almayı bilen” bir çalışan olduğu varsayılıyor. Halbuki aynı şartlardaki kadın bir adayın tüm odağını evine, ailesine ve çocuklarına vereceği düşünülerek gerekirse bir süre hamile kalmayacağına dair sözleşme bile isteniyor. Kadınların özel hayatında yaptığı seçimler ne olursa olsun, bunun bir bariyer olarak görülmemesi gerekirken aile ve çocuk bakımına yönelik eşitlikçi ve destekleyici politikaların yoksunluğu kadınların sonraki yıllarda iş piyasasından daha kolay çekilmesine neden oluyor.


Böylelikle kadınların tıpkı çocukluğundan beri dinlediği masallardaki gibi uslu ve uyumlu olması, toplumun geleneksel kodlarıyla paralel rolleri benimsemesi bekleniyor. Alışılmış kalıpların dışına çıkan kadının maruz kalabileceği tehlike adeta kısır bir sebep-sonuç ilişkisi içerisinde gerekçelendiriliyor. Taciz gören, tecavüze uğrayan ve hatta cinayete kurban giden kadınlara yöneltilen sorular patriarkanın gerek politika gerekse de hukuk sisteminde ne kadar kökleştiğini kanıtlıyor.


“Ne giymiş?”

“O saatte neden dışarıdaymış?”

“Neden müdahale etmemiş?”

“Alkollü müymüş?”

“Neden evine davet etmiş?”


Bu çok iyi bildiğimiz hikayenin sonunda kadın er ya da geç sıkıştırılıyor, bastırılıyor; varlığını silinerek adı anıtlaşıyor. Artık yeni bir hikaye yazmanın zamanı geldi!


Elimizi taşın altına ancak birlikte koyduğumuzda tüm kemikleşmiş rollerin ağırlığından sıyrılıp hafifleyebiliriz. Günlük dilde sıkça kullandığımız cinsiyetçi ve ayrımcı söylemleri yeniden süzgeçten geçirirsek ancak çocuklara özgürce hayal kurabildikleri bir öğrenme alanı açabiliriz. Medeniyet tarihinden beri ezberlediğimiz tüm hikayenin erkek eliyle yazılıp ataerkil çerçevede kurgulandığını, kadınlara atfedilen tüm klişe sıfatların bir illüzyondan ibaret olduğunu artık biliyoruz.


Biz kadınlar anlatılan ve öğretilen tüm hikayeyi baştan yazacağız; geleceği eşit ve adil yaratacağız.


101 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page